23 Kas 2016

Kaçak V.


"Kurtarmak için kaptanı elveda kalbim dedim, elveda Napoli
İçimde çılgın bir kasırga ve ben nasıl durgun
Kaptanın gemisi var, gemisine dönmesi var
Benim de kaçmak tutkum var boylu boyunca
Stazione Sentrel'den ver elini Roma

Kaptanı Hotel Regina et Toledo'da bıraktım
Hotel Regina et Toledo'da kalbimi bıraktım."


23 Mar 2016

Barış elçisiyim ama konuşamıyorum bu yüzden katil benim.



Ruhum bedenim içinde sıkışmış acı çekiyor sanki. Ruhuma eziyet ediyor bedenim. Bir patlama oluyor içimde. En acısından en büyük, an ağır yaralara neden olan bir patlama... En acımasız teröristin en acımasız eylemiyim sanki. Patlamış bir bombayım ama hala yaşıyorum, öldürdüğüm onca insanın ahıyla can çekişiyorum. Ağır geliyor.

 Tüm gezegenin üzerime geldiğini hissedebiliyorum. Beni öldürmek isteyen insanlar birbirlerini eziyor, izdiham oluyor. Sanki bunlar yetmezmiş gibi tüm günahlar üzerime yıkılıyor.  Şeytan ilan ediliyorum. Ağır geliyor.

Ruhum bedenime, bedenim ruhuma eziyet ediyor. Ben bir bombayım, kendi içimde patlıyorum. Binlerce insan ölüyor, ben hala hayattayım. Ağır geliyor. Ölmek için binlerce sebebim var. Ama hiçbir şey yapamıyorum. Bir bombayım ve patlayamıyorum. Bedenim ruhuma, ruhum bedenime eziyet ediyor. Korkuyorum.

Katil benim metaforik olarak, barış elçisi olamıyorum.


17 Şub 2016

Sıradan



" Sıradan bir şehirde büyüdüm, sıradan bir okula gittim. Sessiz bir çocuktum. Ama canı sıkkın bir genç oldum. O sıradan gençle tanıştım. Sıradan bir ilk aşk yaşadım." (Haruki Murakami)

18 yaşında üniversite okumak için hiçbir yere gitmedim, herkes bambaşka şehirlere giderken ben o sıradan şehirde kaldım. Belki benim sıradan olduğunu düşündüğüm şeyler çoğu insan için güzel şeylerdir, hatta bazılarının hayalleridir belki.  Ama ben etrafıma baktığımda gördüğüm o sıradan insanlardan olmak istemiyorum. Aynı şeylere sıradan demiyoruz o insanlarla. Onlar için doğru olan şey sıradanlığın listesindeki yapılacakların üzerini çizmek. Bense o listedekileri umursamıyorum ya da umursamamaya çalışıyorum ya da umursamak istemiyorum. Ben o sıradan topluluğun bir parçası olmaya devam etmek istemiyorum. O listeyi sıradan bile olsa kendim oluşturmak istiyorum. Sıradan ama kendi tasarımım olan bir hayat yaşamak istiyorum ve ben o hayata farklı diyorum. Joyce gibi ben de toplumun üzerime attığı ağlardan kaçmaya çalışıyorum. Başarabilir miyim? Bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa sonuna kadar kaçmaya çalışacağım.


4 Ara 2015

İnsanlar değişir, anılar da




Bir insanı ilk defa görmek/ bir insanı son defa görmek. Hangisi daha çok şey anlatır? Son görüntü. İlk görüntü rastlantısal, basit ve sıradan. Ama son görüntü yaşanılan tüm anların yansıması. O son ana gelene kadar yaşanan her şeyin toplamı. İyi-kötü tüm anların birleşimi. Geçmiş bilgisi ve gelecek bilgisizliğiyle dolu son an. Hatta son olup olmadığının da bilinmediği bir an. Üzerinden zaman geçtikçe anlam kazanır o son an. Üzerine düşünülmüştür ya da düşünülecektir son anların. Ayrılık mesela. Ölüm mesela. Bir insanı ilk gördüğünüz zamanki haliyle değil de son gördüğünüz haliyle hatırlarsınız üzerinden yıllar geçse bile. O son görü ilk görü gibi silinip gitmez. Çünkü silinirse yerine koyacak hiçbir şeyimizin olmadığının bilincindeyizdir. Bu yüzden sahip çıkarız o son görüntülere. Unutmamak için. Ama zaman geçtikçe son an da değişir, hissettirdikleri değişir, o andan çıkarılan sonuçlar, anlamlar değişir. İnsanlar değişir. Hislerimiz değişir. KEŞKE DEĞİŞMESE AMA DEĞİŞİR.